Merve Kavakçı’nın Eşi’de İhraç Edildi
» - 8 Şubat 2017 22:23

686 Numaralı Yeni KHK ile Görevli bulunduğu Kafkas Üniversitesinden İhraç edildi.Profesör Cihangir İslam İhraç edildiğini twetterdan duyurdu,ayrıca Facebook sayfasındanda ayrıntılı bir cevap yazdı.

    

 

Nazır Cihangir İslam
 686 numaralı kararname ile görevden alınmam 611 imzalı “İfade Özgürlüğü, Demokrasi ve Hukuk Devleti” hatırlatması yapan ikinci bildiri ile ilintilidir. Üniversitemin hakkımda açtığı soruşturmaya verdiğim yanıt aşağıdadır.

*********

KONU

Prof.Dr.Xxxxxxxx Yyyyy Zzzzzz tarafından 08.02.2016 tarihli tebligat ile şahsım Prof.Dr.Nazır Cihangir İslam’a yapılan “ifade çağrısı”na yazılı cevabımdır.

USUL HAKKINDA

1. Anayasa Mahkemesi’nin Ocak 2015 tarihli iptal kararı da dikkate alındığında, yürürlükteki mevzuata göre Üniversitemiz Rektörlüğünün ve/veya Tıp Fakültesi Dekanlığının böyle bir soruşturma açma yetkisi bulunmamaktadır. Anılan yazıda dayanılan yönetmelik, Anayasa Mahkemesinin iptal kararıının yürürlüğe girmesi sonucu yoklukla malul olmuştur. 2547 Sayılı Kanunun 53/b maddesi ise sadece disiplin cezalarını tanımlaması ve bu cezaların uygulanacağı eylemlerin tanımlanmaması sebebiyle uygulanamaz hale gelmiştir. Aksine düşünce Anayasa’da belirtilen suç ve cezaların kanuniliği ilkesine ve bu ilkenin doğal bir sonucu olan kıyas yolu ile ceza düzenlenemeyeceğine dair ilkeye aykırı olacaktır. Soruşturma talimatını verenler yasaların onlara tanımadığı bir “sanal ya da sahte yetkiyi” bir çalışanları üzerinde baskı aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu aynı zamanda bir mobbing girişimidir.

2. Şahsıma tebliğ edilen İFADE ÇAĞRISI’nda açıkça görülebileceği gibi soruşturma konusu olarak isnad edilen “suç”un ne olduğu belirtilmemiş; belirtilmeyen bu “suç”un Anayasamızın, yasalarımızın, kararnamelerin, tüzüklerimizin ya da yönetmeliklerimizin hangi maddesinde “suç” olarak tanımlandığı da ifade edilmemiştir. Soruşturma açan iradenin “sanal ya da sahte yetki” kullanması yanında isnad edemediği suç da “hayali bir suç”tur. Bu da aynı zamanda bir mobbing girişimidir.

3. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
./…VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti
MADDE 25- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. ./…
Anayasamızdan kaynaklanan bu hakkımı ihlâl girişimi olan bu yapay soruşturma aynı zamanda Anayasamızı tanımama, hiçe sayma anlamına da gelir. Soruşturmada payı olan iradenin her kademesi bu suça ortak olmaktadır. Emri yerine getirenler Anayasamıza açıkça aykırı bir emri yerine getirmektedirler. Soruşturmacının sorularını yanıtlamak da, pasif bir şekilde de olsa, bu suça iştirak etmek anlamını taşıyacaktır.

4. AİHM Kararları bu tip soruşturma ve dava konusu olan durumlarda “üst normu” sarih bir şekilde belirlemiş ve “ifade özgürlüğü” konusundaki davalarda istisnasız bir şekilde “ifade özgürlüğünü baskı altına alan taraf”ı haksız bulmuş ve ağır tazminat cezalarına çarptırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuda sayılamayacak kadar çok davada ağır tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Gerek bir ferdin ifade özgürlüğünü baskı altına almak gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Kkkkkk Üniversitesini ve bu fiile ortak olan fertleri tazminata mahkûm ettirmek kamu yararına olan uygulamalar olmayacaktır. Ölçülemeyecek derecede iş gücü kaybına ve manevi hasara da neden olacak bu girişim, yani bu soruşturma dayanaksız olduğu gibi kamu zararına yol açacak bir hukuk dışı eylemdir. Yukarıda da belirtildiği gibi tipik bir mobbing örneğidir.

5. Üniverstemizdeki ve Tıp Fakültemizdeki itibarım ve saygınlığım göz önünde bulundurulduğunda, ileride görevlendirilebileceğim muhtemel pozisyonlar hesaba katıldığında, Usul Hakkındaki bu fahiş hataların sadece ehliyetsizlikten kaynaklandığı, “kasıt taşımadığı” noktasında ikna olmam mümkün değildir. Şahsımla birlikte muhtelif üniversitelerden 611 akademisyenin imzaladığı bu bildiri hakkında, şahsım dışında hiç bir akademisyen hakkında soruşturma açılmamamış, bu 611 kişiden hiçbiri savcılık tarafından ifadeye davet edilmemiştir. Kkkkkk Üniversitesinin şahsıma yönelik uygulaması “kasıt ve mobbing” kanaatimi güçlendirir niteliktedir.

6. İMZALADIĞIM BİLDİRİNİN TAM METNİ
“Biz aşağıda imzası olan akademisyenler, fikir ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlıyız ve bu ilkenin akademik yaşamın temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu temelde, ülkedeki çatışma ortamıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimizden bağımsız olarak, siyasi iradenin ve YÖK’ün çok sayıda üniversite mensubunun imzaladığı “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler herşeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir.”
Anayasamızın 25. Maddesine dayanarak bu bildiriyi imzaladığımı bir kez daha beyan ediyorum. Anayasamızın bu maddesine ve yukarıda sıralanan diğer hukuki gerekçelere dayanarak ifade vermeyi reddediyorum.

SONUÇ VE ÖNERİLERİM

1. Şahsıma isnad edilen tanımlanmış bir “suç” olmaması ve bu tanımlanamayan “suç”un da cari mevzuatın herhangi bir maddesine dayandırılamaması nedeniyle; ayrıca bu konuda amirleri tarafından olmayan bir yetkiyle görevlendirilen soruşturmacı Prof. Dr. Xxxxxxxx Yyyyy Zzzzzz’ı “Anayasaya ve yasal düzenlemelere aykırı bir emri yerine getirdiği” noktasında bütün iyi niyetimle ve hukukun üstünlüğüne olan inancımla bilgilendiriyor ve soruşturmadan ivedilikle çekilmesini, bunu da tarafıma acilen resmi bir yazıyla bildirmesini tavsiye ediyorum.

2. Kkkkkk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Aaaa Bbbbb’ı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ccccc Ddddd’ı yine yukarıdaki gerekçelere dayanarak soruşturmayı geri çekmeleri konusunda talimat vermeye davet ediyorum.

3. Başta Kkkkkk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Aaaa Bbbbb, Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ccccc Ddddd, Üniversitemiz Personel Daire Başkanı ve soruşturmacı olarak atanan Prof. Dr.Eeeeeeee Fffff Gggggg’ı ve soruşturmaya amir veya memur olarak katılarak bu usülsüzlüğü iradi olarak paylaşanları şahsımdan resmi yazı ile özür dilemeye davet ediyorum.

4. Hiç tanımadığım insanlardan “geçmiş olsun” mesajları alıyorum. Gizliliği soruşturmayı yapanlar tarafından ihlâl edilmiş ve hakımda çeşitli dedikodulara zemin hazırlayan, karalayıcı, itibarsızlaştırıcı ve mesnetsiz olan bu soruşturmanın manevi şahsiyetim üzerinde verdiği hasarı gidermek üzere Rektörlük ve Dekanlık tarafından birer tamim yayınlanmasını ve Üniversitemizin bütün birimlerine ve elemanlarına tebliğ edilmesini talep ediyorum.
5. Hukuki zeminde AİHM de dahil olmak üzere olayın maddi ve manevi boyutlarda takipçisi olacağımı beyan ederim.

Saygılarımla.

Prof.Dr.Nazır Cihangir İSLAM
Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi

Kırıkkale24

Merve Kavakçı’nın Eşi’de İhraç Edildi

Merve Kavakçı’nın Eşi’de İhraç Edildi
Haber Tarihi: 8 Şubat 2017 22:23
Haber Adresi: https://www.kirikkale24.com/merve-kavakcinin-eside-ihrac-edildi/

686 Numaralı Yeni KHK ile Görevli bulunduğu Kafkas Üniversitesinden İhraç edildi.Profesör Cihangir İslam İhraç edildiğini twetterdan duyurdu,ayrıca Facebook sayfasındanda ayrıntılı bir cevap yazdı.

    ..

 

.
Nazır Cihangir İslam
 686 numaralı kararname ile görevden alınmam 611 imzalı “İfade Özgürlüğü, Demokrasi ve Hukuk Devleti” hatırlatması yapan ikinci bildiri ile ilintilidir. Üniversitemin hakkımda açtığı soruşturmaya verdiğim yanıt aşağıdadır.

*********

KONU

Prof.Dr.Xxxxxxxx Yyyyy Zzzzzz tarafından 08.02.2016 tarihli tebligat ile şahsım Prof.Dr.Nazır Cihangir İslam’a yapılan “ifade çağrısı”na yazılı cevabımdır.

USUL HAKKINDA

1. Anayasa Mahkemesi’nin Ocak 2015 tarihli iptal kararı da dikkate alındığında, yürürlükteki mevzuata göre Üniversitemiz Rektörlüğünün ve/veya Tıp Fakültesi Dekanlığının böyle bir soruşturma açma yetkisi bulunmamaktadır. Anılan yazıda dayanılan yönetmelik, Anayasa Mahkemesinin iptal kararıının yürürlüğe girmesi sonucu yoklukla malul olmuştur. 2547 Sayılı Kanunun 53/b maddesi ise sadece disiplin cezalarını tanımlaması ve bu cezaların uygulanacağı eylemlerin tanımlanmaması sebebiyle uygulanamaz hale gelmiştir. Aksine düşünce Anayasa’da belirtilen suç ve cezaların kanuniliği ilkesine ve bu ilkenin doğal bir sonucu olan kıyas yolu ile ceza düzenlenemeyeceğine dair ilkeye aykırı olacaktır. Soruşturma talimatını verenler yasaların onlara tanımadığı bir “sanal ya da sahte yetkiyi” bir çalışanları üzerinde baskı aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu aynı zamanda bir mobbing girişimidir.

2. Şahsıma tebliğ edilen İFADE ÇAĞRISI’nda açıkça görülebileceği gibi soruşturma konusu olarak isnad edilen “suç”un ne olduğu belirtilmemiş; belirtilmeyen bu “suç”un Anayasamızın, yasalarımızın, kararnamelerin, tüzüklerimizin ya da yönetmeliklerimizin hangi maddesinde “suç” olarak tanımlandığı da ifade edilmemiştir. Soruşturma açan iradenin “sanal ya da sahte yetki” kullanması yanında isnad edemediği suç da “hayali bir suç”tur. Bu da aynı zamanda bir mobbing girişimidir.

3. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
./…VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti
MADDE 25- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. ./…
Anayasamızdan kaynaklanan bu hakkımı ihlâl girişimi olan bu yapay soruşturma aynı zamanda Anayasamızı tanımama, hiçe sayma anlamına da gelir. Soruşturmada payı olan iradenin her kademesi bu suça ortak olmaktadır. Emri yerine getirenler Anayasamıza açıkça aykırı bir emri yerine getirmektedirler. Soruşturmacının sorularını yanıtlamak da, pasif bir şekilde de olsa, bu suça iştirak etmek anlamını taşıyacaktır.

4. AİHM Kararları bu tip soruşturma ve dava konusu olan durumlarda “üst normu” sarih bir şekilde belirlemiş ve “ifade özgürlüğü” konusundaki davalarda istisnasız bir şekilde “ifade özgürlüğünü baskı altına alan taraf”ı haksız bulmuş ve ağır tazminat cezalarına çarptırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuda sayılamayacak kadar çok davada ağır tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Gerek bir ferdin ifade özgürlüğünü baskı altına almak gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Kkkkkk Üniversitesini ve bu fiile ortak olan fertleri tazminata mahkûm ettirmek kamu yararına olan uygulamalar olmayacaktır. Ölçülemeyecek derecede iş gücü kaybına ve manevi hasara da neden olacak bu girişim, yani bu soruşturma dayanaksız olduğu gibi kamu zararına yol açacak bir hukuk dışı eylemdir. Yukarıda da belirtildiği gibi tipik bir mobbing örneğidir.

5. Üniverstemizdeki ve Tıp Fakültemizdeki itibarım ve saygınlığım göz önünde bulundurulduğunda, ileride görevlendirilebileceğim muhtemel pozisyonlar hesaba katıldığında, Usul Hakkındaki bu fahiş hataların sadece ehliyetsizlikten kaynaklandığı, “kasıt taşımadığı” noktasında ikna olmam mümkün değildir. Şahsımla birlikte muhtelif üniversitelerden 611 akademisyenin imzaladığı bu bildiri hakkında, şahsım dışında hiç bir akademisyen hakkında soruşturma açılmamamış, bu 611 kişiden hiçbiri savcılık tarafından ifadeye davet edilmemiştir. Kkkkkk Üniversitesinin şahsıma yönelik uygulaması “kasıt ve mobbing” kanaatimi güçlendirir niteliktedir.

6. İMZALADIĞIM BİLDİRİNİN TAM METNİ
“Biz aşağıda imzası olan akademisyenler, fikir ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlıyız ve bu ilkenin akademik yaşamın temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu temelde, ülkedeki çatışma ortamıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimizden bağımsız olarak, siyasi iradenin ve YÖK’ün çok sayıda üniversite mensubunun imzaladığı “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler herşeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir.”
Anayasamızın 25. Maddesine dayanarak bu bildiriyi imzaladığımı bir kez daha beyan ediyorum. Anayasamızın bu maddesine ve yukarıda sıralanan diğer hukuki gerekçelere dayanarak ifade vermeyi reddediyorum.

SONUÇ VE ÖNERİLERİM

1. Şahsıma isnad edilen tanımlanmış bir “suç” olmaması ve bu tanımlanamayan “suç”un da cari mevzuatın herhangi bir maddesine dayandırılamaması nedeniyle; ayrıca bu konuda amirleri tarafından olmayan bir yetkiyle görevlendirilen soruşturmacı Prof. Dr. Xxxxxxxx Yyyyy Zzzzzz’ı “Anayasaya ve yasal düzenlemelere aykırı bir emri yerine getirdiği” noktasında bütün iyi niyetimle ve hukukun üstünlüğüne olan inancımla bilgilendiriyor ve soruşturmadan ivedilikle çekilmesini, bunu da tarafıma acilen resmi bir yazıyla bildirmesini tavsiye ediyorum.

2. Kkkkkk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Aaaa Bbbbb’ı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ccccc Ddddd’ı yine yukarıdaki gerekçelere dayanarak soruşturmayı geri çekmeleri konusunda talimat vermeye davet ediyorum.

3. Başta Kkkkkk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Aaaa Bbbbb, Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ccccc Ddddd, Üniversitemiz Personel Daire Başkanı ve soruşturmacı olarak atanan Prof. Dr.Eeeeeeee Fffff Gggggg’ı ve soruşturmaya amir veya memur olarak katılarak bu usülsüzlüğü iradi olarak paylaşanları şahsımdan resmi yazı ile özür dilemeye davet ediyorum.

4. Hiç tanımadığım insanlardan “geçmiş olsun” mesajları alıyorum. Gizliliği soruşturmayı yapanlar tarafından ihlâl edilmiş ve hakımda çeşitli dedikodulara zemin hazırlayan, karalayıcı, itibarsızlaştırıcı ve mesnetsiz olan bu soruşturmanın manevi şahsiyetim üzerinde verdiği hasarı gidermek üzere Rektörlük ve Dekanlık tarafından birer tamim yayınlanmasını ve Üniversitemizin bütün birimlerine ve elemanlarına tebliğ edilmesini talep ediyorum.
5. Hukuki zeminde AİHM de dahil olmak üzere olayın maddi ve manevi boyutlarda takipçisi olacağımı beyan ederim.

Saygılarımla.

Prof.Dr.Nazır Cihangir İSLAM
Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi

Daha Fazla Haber