X
    Kategoriler: Yazarlar

Gel anlatayım sana atanı!


Şöyle bir bakıyorum vaziyete de Atatürk için yapılmadık hakaret kalmadı sanırım.
Atatürk için söylenecek çok söz var.
Hem olumlu hem olumsuz bir çok şey söylenebilir.
Mesela ben kendi adıma Atatürk’ü severim ve çocuklarımın da sevmesi için onu iyi yönleri ile anlatıyorum, ama olumsuz yönlerini de izah ediyorum.
Çocuk aklı ile anlayabileceği şekilde…

***

Atatürk’ün benim açımdan beğenmediğim iki yönü var.
Biri Halifeliği kaldırması.
O günkü şartları iyi tahlil ediyor olsam da bana göre ne olursa olsun Hilafeti kaldırmayacaktı.
Sembolik olarak kalabilirdi, bir İslam ülkesine devredebilirdi, başka bir yol da bulunabilirdi.
İslam toplumu başsız kalmayacaktı.
Bunu eleştiririm…
Bir de dil devrimi yaparken dikkat edecekti.
Dil devrimi ile biz sahip olduğumuz ne kadar sanat dalı varsa kaldırıp bir kenara koyduk.
Divan Edebiyatı desem şimdi “failün failün me faülün” anlar herkes ve ne olduğunu bilmez.
Hangimiz lisede “bunlar ne?” demedik.
Bu sadece bir örnek.
Pişekar, Dalkavuk, Direklerarası falan hor görülüyorsa, bir sebebi de budur.
Gerçi bilim dili Latincedir.
Bunu da anlamak gerekiyor.
Ne Arapça ile ne de Osmanlıca ile herhangi bir formülü çözemezsiniz.
Dil devrimine böyle de bakınca haklılık payı var.
Bir de bir kanaat vardır, “bir toplumu yok etmek istiyorsan, önce dilinden başlayacaksın” denir.
Bu, tartışılır bir konu yani…

***

Bunlar gerekli miydi, şart mıydı, tartışılır…
Ama bir şey var ki tartışılmaz!
Atatürk, aslında Saray’a damat olabilmek için uğraşmıştır.
Belki içeriden kurtarırım diye Osmanlı’yı.
Bu mümkün olabilseydi, bu “dahi adam” bize bu toprakları kazandırdığı gibi Osmanlı’yı da kurtarabilirdi belki de.
Fakat, Osmanlı saltanat ağırlığı altında o kadar ezilmiş bir halde idi ki, herhangi bir dahiyi görebilecek sağlıkta değildi.
Dağılmayı zaten kafasına koymuştu.
Bakın Osmanlı aslında yıkılmamıştır, dağılmıştır.
Hem de bugünlerde öve öve bitirilemeyen Abdülhamit döneminde…
Toprak kaybı o zaman başlamış.
“Atatürk ne yapabilirdi?” diye merak edenler sahip olduğu zeka ile bu millete koca bir ülke kazandırmasını anlamalı.

***

Atatürk, kolay olan iş kendisine mümkün görünmediği için zor olanı tercih etti.
Hatta O’nun tahmini İç Anadolu’yu kurtarabilmekti.
Ama Millet O’na Asya ve Avrupa’dan oluşan bir büyük Anadolu verdi.
Hem de O’nunla omuz omuza çarpışarak.
Hem de Kurtuluş Savaşı’ndan kaçan yüzler ve binlerle ifade edilen rakamlardaki Millet(!)e rağmen…

***

Geçenlerde bir bir yerde okudum gerçekten ağrıma gitti.
Diyor ki, “Şu Atatürk denen adam…”
Böyle başlamış yazıya, neler neler diyor.
Bakın kısa bir bilgi vereceğim…
Bugün en sıcak savaş Suriye, Libya, Irak bölgelerinde yaşanıyor.
Bir süre sonra buna Lübnan’da dahil olacak.
Bu bölgeler, Atatürk’ün sanayi devriminin başladığı yıllarda ilk terk etmek zorunda kaldığı bölgelerdir.
Tarih kitaplarından hatırlayın Trablusgarp cephesini…!
Bu cephe terk edilirken Türkler sanayi devrimini ıskalamış oldu.
Tıpkı matbaayı ıskaladıkları gibi…
Filistin bölgesi mesela…
Atatürk buralarda çok savaş vermiş.
Ama…
Niye terk edildi?
Çünkü Araplar, sırtını döndü Atatürk’e.
Bırakıp gelmek zorunda kaldı o cephede savaşanlar.
Çünkü, yerel destek olmadı, başka cephelerde gedikler açılmaya başladı ve o cephelere kaydırıldı buradaki ordu.
Oralarda ne mücadeleler verildi yıllarca.
Kutül Amere Savaşı’nı bir okuyun, aklınız durur.
Ne Atatürk’ler vardır oralarda.
Kutül Amere Zaferi milli bayram olarak kutlandı yıllarca, Türkiye NATO’ya girerken, tek şart Kutül Amere Zafer Bayramı’nın kaldırılması talebiydi.
Lütfen okuyun ve ne olduğunu görün.

***

Biz başka cephelere destek vermek için o çölleri terk ederken, İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar ağızlarının suyu akarak daldılar çöllere.
Hem de Arapların yardımı ile.
Şu Filistin’de o kutsal yerlerin altın anahtarını veriyor o dönemdeki Arap şeyhi Faysal İngiliz askeri Allenbe’ye…
Hatta adamı Peygamber seviyesinde kutsal ilan ediyorlar.

***

Onların bir amaçları vardı…
Sanayi devrimi için lazım olan kan oradaydı.
Toprak değil, altındaki değerliydi.
Araplar da değerli değildi, sahip olduklarının farkında olmadıkları şeyler değerliydi.
Petroldü değerli olan…
Petrolü ne yapıp edip aldılar, Araplara onda birini bıraktılar (Bu onda bir Araplara yeryüzünde cenneti yaşatıyor şu ana kadar, gözleri başka şey görmüyor… “ sanayi devrimi ile atılım yaptılar.
Bugün oralardaki cepheler yerel destek karşılığını görseydi, petrol zengini gelirlerini adeta “haram” biçiminde “israf” şeklinde harcayan Araplar değil, yüzyıllarca Hilafet ile İslam’a “helal” yoldan hizmet eden Türkler olacaktı.
Ama bakın şimdi görüyorsunuz, ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın ve sair batılı ülkelerin himayesinde zevk-ü safa içinde nasıl yaşıyorlar.
Atatürk’ü sever mi bunlar?
Petrol bi bitsin bak Atatürk nasıl kahraman oluyor onların nazarında.
“Bizim için nasıl mücadele etmişti” diyorlar sen o zaman gör.
Atatürk’ü geçtim, Türk Milleti’ni sever mi bunlar?
Bakın zaman zaman söyledikleri hakaretlere…

***

Atatürk vaziyeti görerek Samsun’a çıkıp yokluk içindeki Anadolu’yu toparlayarak, bugün bu millete onur, egemenlik, devlet, özgürlük ve hukuk bahşetmiştir.
Kimse kusura bakmasın, sırf özgürlük için Atatürk’e saygı duymak gerekir.
7 düvel ile savaş vermiştir diyoruz, bunun aslı 7 devlet değil, 12 devlet ile savaştır.
Çünkü Türkiye’yi parçalayıp paylaşmak için 7 ülke bir araya gelmişse de aslında 12 ülke levazım, sağlık, mühimmat ve sair desteği sağlamıştır.
Sonuçta iman ile düşman gerçekten denize dökülmüştür.
İman ile bakın…
Varsayalım Atatürk bir ateist…!
Varsayalım diyorum…
Bugün neredeyse öyle diyorlar…!
Ama bu millet varsaydığımız ama öyle olmadığını bildiğimiz bir ateist ile imanda birleşip, düşmanı denize dökmüştür.
Böyle olmasa idi…
Bir Atatürk çıkmasa idi meydana…
Ne olurdu?
Çok basit bir soru bu, ne olurdu?
Bugün Tunus gibi, Fas gibi, Cezayir gibi, Libya gibi ana dilimiz ya İtalyanca, ya Fransızca veya İngilizce olacaktı.
Onların zorunlu dili bu diller, bizim ise paşa gönlümüz dilerse bu dilleri öğreniyoruz.
Aradaki farkı anlayın…

***

Paşa gönül demişken…
Irak’ta yaşanan savaşta 1 milyon kadının ırzına geçildiğini raporlarla bildiriyor BM…
Onların 750 bin çocuğu olduğu rakamlarla açıklanıyor.
Bu çocuklara ne deniyor biliyor musunuz?
“p…ç” diyorlar!
Aman Allahım, kaç yüzyıl sürecek bir nesil çıktı ortaya!
Ne çirkin bir acziyet…!
Atatürk çıkmasaydı meydana analarımıza ne olacağını zannediyorsunuz?
Atatürk’ü geçelim, Allah’a şükür ki O çıkmış, bir başkası çıkmasaydı, ne olacaktı?
Saltanat mı kurtaracaktı sizi?
Saltanat kendi kaygısına düşmüş, toprakları gözden ve elden çıkarmaya başlamış.
Hilafete sarılarak kendini tarih nezdinde aklama girişiminde.
Yok öyle yağma…
Hilafetle saltanatı kurtaramazsın…
“Şu Atatürk denen adam…!” neyi kurtarmış iyi anlayın.

***

Geçen de biri diyor ki, “içki içerdi” bana içmeyen bir Müslüman göster.
“Dini eleştirirdi” diyor bir başkası…
Bilmem ne hoca üzerinden dini eleştirmediğini söyleyebilir misin?
Şu cemaat hallerine bir bakın!
Parça parça olmuş İslam…
Gurup gurup…
Bir cemaat lideri çıkmış, “Kabir azabından koruyan kefen satıyorum, şu dükkanda bulabilirsiniz” diyor.
Öteki asansöre, ketçap’a, battaniyeye takmış kafayı…
Yani yorum bile yapamıyorum!
Bunlar bugün ne ise o gün de oydular.
Sen kızmıyor musun, şu İslam vaziyetine?
Atatürk kızmışsa buna kızmış…
Kızmakta da çok haklıymış…
Adam karıyı kızı yanına almış, baldır bacak açık dansöz oynatıyor İslam kisvesi altında.
Var mı böyle bir şey?
Var…
Eeee nedir bu?
Atatürk’ün kızdığı İslam bu…
Bak bugün ne hale getirdiler İslam’ı…?

***

Doğru haklısınız sizde aslında…
Atatürk miadını doldurmuş anlaşılan.
Bize bir Atatürk daha lazım, mevcut Atatürk’ten daha karizmatik olmalı.
Mahsuni bunu görerek boşuna dememiş:
“Bir daha gel Samsun’dan…”
Gel de nelerden kurtardığın, nelerden arındırdığın millet sana ne diyor!

Halil Halat:

Bu web sitesi çerezleri kullanmaktadır.

Okumak için tıkla