X

Kaygı Düzeyi Sınav Performansını Etkiliyor

YGS’nin ardından üniversiteli olmaya aday öğrenciler için LYS maratonu başladı. son oturum da 18 Haziran’ Pazar günü gerçekleşecek.

İyi bir üniversiteye girebilmek için ter döken öğrenciler ve aileleri için Üniversitemiz Danışma Rehberlik Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mehmet Kandemir önerilerde bulundu.Sınav performansını etkileyen en önemli kavramın sınav anında yaşanılan kaygı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Mehmet Kandemir, “ Öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasını engelleyen ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı durumu olarak tanımlanan ,sınav kaygısı, bireyin benliğini tehdit eden ve başarısızlık ile kişiliği bir bütün olarak değerlendirmeden kaynaklı bir durumdur. Fakat burada önemli olan kaygının yoğunluğudur. Çünkü, düşük ya da yüksek kaygı istenmeyen kaygıdır. Sıfıra yakın kaygı, motivasyonsuzluğa neden olurken, yoğun kaygı sınav öncesi ve sınav anında bildiklerini unutma, bilgileri karıştırma, soruları yetiştirememe, kontrol kaybı, başarısızlık korkusu, başkalarını mahcup etme duygusu, başarısız bilinme korkusu, çarpıntı, uykusuzluk ya da çok uyuma, ellerin terlemesi, ağız kuruluğu vb. özelikleri bu tepkiler içinde göstermek mümkündür. Kaygının bu özellikleri öğrencinin gerçekte var olan potansiyel ve bilgisini sınav performansına dönüştürememesine neden olmakta ve sonuçta öğrenci istenilen puan hedefine ulaşamamaktadır. Kaygının orta düzeyde olması, öğrencinin performans ve motivasyonunu çok olumlu etkilediğinden, kaygının varlığı istenir” dedi. Sınav adayı ve ailesine önerilerde bulunan Doç. Dr. Kandemir, “ Kaygı kavramı çok soğuk ve negatif gibi geldiğinden bu kavrama adayları ve ailelerini korkutmaktadır. Fakat, belirttiğimiz gibi kaygının belirli düzeyde olması gerektiğini söylemek gerekir. Kaygı hazırlayıcı, düzenleyici ve motive edici olduğunda sınav performansını çok olumlu etkileyecektir. Bu yüzden, belirli düzeyde kaygınız varsa hedefleriniz için çok olumlu bir psikolojiniz var demektir. Sınav kaygısı, öğrencinin başkalarına karşı mahcup olma, çevresinden gelecek tepkilerdeki belirsizlik, iyi evlat ve öğrenci olamama korkusu, kıyaslanma karşındaki değersizlik riskleri, beklentileri karşılayamama gibi öğrencinin kendisiyle ilgili olmasından çok, kendisinin dışındaki kişilerle ilişkilidir. Bu duygu ve düşünceleri öğrencinin aile ve akrabaları çok iyi anlamalı ve bunların öğrencinin üzerinde herhangi bir baskı oluşturmamasına özen göstermelidir. Koşulsuz bir şekilde öğrencinin yanında olduklarını, sınavda alınan herhangi bir puanın öğrenciye saygı ve sevgide herhangi bir eksilmeye neden olmayacağını, ailelerin öğrenciye hissettirmesi, sınav kaygısının azalmasına önemli bir katkıdır. Aile içinde sürekli sınav, gelecek, meslek, üniversite konuşmalarının aday öğrencinin sınava çok fazla anlam yüklemesine neden olacağından sınav kaygısına neden olabilir. Bu bağlamda, ailenin duyarlı olması, öğrenciye kaygı oluşturacak bu uyaranlardan uzak durulması sınav kaygısının azaltılması açısından önemlidir” dedi. Sınav kaygılarının nedenlerine değinen Doç. Dr. Kandemir, “ Bazen sınav anında kaygı düzeyimiz birden artabilir. Zaman yönetimindeki sorunlar bunun öncül nedenlerindendir. Öğrencinin bazı sorularda çok zaman kaybetmesi, en çok zorlandığı bölümden başlama gibi nedenlerden öğrenciler zamanın kontrolünü elinde tutamayabilirler. Zamanın çok hızlı aktığını düşünen öğrenci, sınav kaygısı yaşayabilmektedir. Bu yüzden, aday öğrencilerin zorlandıkları soruları daha sonraya bırakmaları sınav ve zaman yönetimi açısından çok önemlidir. Önemli olan çok soru yapmaktır, zor soruları yapmak değildir. Sınav kaygısına neden olan diğer bir konu ise sınava yüklenen anlamdır. Yapılan bir araştırmada, üniversiteye giriş sınavları öncesinde bazı aday öğrenciler, “sınava yetişememekle ya da sınavının kötü geçtiğine” ilişkin rüyalar görmektedir. Bu öğrencilerin, sınava yükledikleri anlamlar incelendiğinde, “sınav eşittir hayat”, “sınav tek seçeneğimdir” gibi mantık dışı düşüncelerinin olduğu ve sınava yönelik abartılmış anlamlar yüklediği görülmektedir. Bu mantıkdışı düşünceler öğrencilerin sınav öncesinde ya da sınav anında yoğun kaygı yaşamasına neden olabilmektedir. Aday öğrencilerin LYS’yi yaşam için olmazsa olmaz olarak görmemesi, yükseköğretime giriş için sadece bir araç olarak değerlendirmesi gerekmektedir” dedi.

İbrahim Akpınar

 

Kırıkkale 24:

Bu web sitesi çerezleri kullanmaktadır.

Okumak için tıkla